3 Kasım 2014 Pazartesi

Mor Kaftanlı Selanik; Yılmaz Karakoyunlu




                                                  Mor Kaftanlı Selanik,

                                                             


1923 yılında Lozan Barış Antlaşması'na ek olarak yapılan sözleşme uyarınca Türkiye ve Yunanistan'ın kendi ülkelerinin yurttaşlarının (2000.000 kişinin üzerinde) din esası üzerine zorunlu göçe tabi tutulması Cumhuriyet tarihimizin en önemli olaylarındandır. Yılmaz Karakoyunlu Mor Kaftanlı Selanik'te işte bu tarihi mübadeleyi tarafsız bir gözle, insan odaklı, fazla trajedi ve duygusallığa kaçmadan anlatmaya çalışmış. Oku-Yorum kitap kulübü üyeleri olarak mübadele süresince geçen olayları, sebepleri hepimiz merak ediyorduk. Mor Kaftanlı Selanik bize bu konuda bir rehber oldu. Kitapta betimlemeler bazen çok zorlama gibi gelse de, konu içeriği olarak bizlere faydalı oldu. Özellikle Resmo da Anastas ve Eleni 'nin hikayesi en etkileyici hikayelerden biri idi. Mor Kaftanlı Selanik bir aşk romanı olmamakla birlikte aşkı hissettiriyor,  Romanın ana kahramanı mübadele, yan rollerde ise aşk var.
Roman çok farklı mekanlarda geçiyor. Atina, Selanik, Ankara, Resmo,Şarköy, Drama, İzmir, Mürefte, Hanya. Farklı insanları konu alan hikayeler, bu farklı mekanlarda geçerken, hikayeler arasında sürekli bir geçiş var. Bu da kitabı daha sürükleyici yapıyor.
Özellikle hepimiz için merak konusu olan Giresun gemisi hakkında bilgi edinmek, deniz yolu ile mübadele edilen insanların hikayesi çok etkileyici idi. 

Kitaptan,

Doktor Nansen, İsmet paşaya,
-Biliyor musunuz Kumandan! En güzel tarif, siyaset için verilmiştir. Ne Eflatun, ne Aristo, ne Sokrat.. Hiçbirinde pratiğin ihtişamını bulamazsınız. Olayların ahlakına bakın yeter. Göreceksiniz ki politika, rüya ile uyanıklığın çatışmasıdır. Her çatışma bir kurnazlıktır. 

Aristidi, Venizelos'a;
-Eğer bir kere gerçeği saptırırsan, bir daha o gerçeğe sadık kalamazsın.

Muktedirin dili sürçmez. Onlar sözlerini heybetle söyler..

Bazen başarıyı kabul etmek, başarısızlığı kabul etmekten daha zordur.

Tenbih gafletden sakınmaktır..
İkaz, günahla gaflet arasındaki korkulu köprüdür. Bazen sırattan bile ince olur. 

Fevzi Paşa, Mustafa Kemal'e
- Sır dediğimiz şeylerin en talihsiz ihtimali, bir boşboğazın değil kurnaz bir yalancının diline düşmesidir.

Bazen insanoğlu savunduğu eski fikirlerinden vazgeçebilir. Bu aslında doğruyu geç idrak etmenin ayıpsız tavrıdır. Bu tavra ''inkar'' değil sadece ''rücu'' deriz.
Kimi hücumda kimi rücu da olgunlaşır. 









Hiç yorum yok: