30 Mayıs 2013 Perşembe

Nietzsche Ağladığında



                                            


Mayıs ayı kitap önerilerini Yaprak hn. hazırlarken " Ölmeden Önce Okunması Gereken 100 Kitap" listesini inceleyip ,okumadığımız 5 alternatifi bize sunduğunda çok tartışmaya gerek duymadan hepimiz"  Nietzsche Ağladığında "dedik.
Bir ay sonra buluştuğumuzda hepimizin kitap sayfaları notlarla, altı çizilmiş cümle ve paragraflar ile doluydu.


                                          

                 
"Bir kitap bizi alıp diğer kitapların üzerine çıkarmıyorsa o kitabın nesi iyidir?" Nietzsche bu kitabı okusaydı ne düşünürdü bilmem ama bu kitabın beni okuduğum pek çok kitabın üzerine çıkardığı kesin.
Irvin D. Yalom'un akıcı bir dille kullanarak yazdığı roman , bir çırpıda okunup bitirilecek değil bilakis cümleleri üzerinde uzun uzun düşünülüp tartışılacak bir kitap olmuş.  Kulüp üyelerimizin çoğunluğu tarafından beğenilerek okunurken karşıt görüşler de mevcuttu  böylece hararetli bir tartışma ortamında kitabımızı inceledik gec de olsa Nietzche'yi tanıma imkani bulduk.
 Öncelikle yazarın romanıni yazarken baş karakterleri ( Nietzsche , Josef Breuer, Sigmond Freud, Lou Salome) hakkında yaptığı yogun araştırma ve karakterleri iyi analiz ederek kurgulaması hepimizin takdirini kazandı  özellikle Nietzcshe ve Breuer arasındaki santranç müsabakasını andıran diyaloglar ilginçti ( bu diyalogları basit olarak değerlendiren de vardı )Nietczhe ve Breuer arasındaki mantık savaşı tüm kitap boyunca akıp gidiyor  
19. yy da geçen roman arka planda kendisine ev sahipliği yapan Viyana'yı sadece  meşhur pasthaneleri, tartları ile iştah açıcı şekilde anlatılırken soğuk Viyana havasını hissettiriyor .

Nietzche Ağladığında 374 sayfalık bir roman  kitabın son sayfalarında yer alan yazarın notunu okuyarak kitaba başlamak çok faydalı olacaktır  ayrıca aynı adla sinemaya uyarlanmış filmi de mevcut. 

Kitabin Konusu


Menage a trois

Çok  güzel bir kadın olan Lou Salome psikalizin kurucularından Dr .Josef  Breuer' e gelerek Nietzsche'nin ümitsizlik içinde olduğunu,  intihar edebileceğini, ona yardım etmesini istiyor.Ama bu görüşmeden kesinlikle Nietzsche'nin haberinin olmadığını eğer bilirse tedaviyi kesinlikle kabul etmeyeceğini söylüyor . Araya başka tanıdıkların girmesi ile Nietzsche, Dr Josef Breuer ile görüşmeyi kabul ediyor. Bu noktadan sonra Nietzsche -Breuer arasında geçen diyaloglar kitabın ana temasını oluşturuyor.

Nietzche nin kült haline gelmiş aforizmaları  üzerinden teker teker durduk

Ümit mi? Ümit en son kötülüktür!

..Pandora'nın kutusu açılıp, Zeus'un içinde sakladığı bütün kötülükler dünyaya saçıldığı zaman, orada son bir kötülük kaldığından kimsenin haberi olmamıştı: Ümit. O zamandan beri, insanlar yanlışlıkla kutuyu ve içindeki ümidi iyi şans olarak yorumladı. Fakat Zeus'un arzusunun, insanların, kendilerini işkenceye teslim etmeleri olduğunu unuttuk. Ümit kötülüklerin en kötüsüdür, çünkü işkenceyi uzatır.

Her insanın ölümü kendine aittir. Ve herkes kendi tarzını belirleyebilmelidir.

Ölümün son iyiliği, bir daha ölümün olmamasıdır.


Beni öldürmeyen şey, beni güçlendirir

İnsanlar vedalaşırken, genellikle olayın sürekliliğini inkar eden sözler dile getirmeyi severler: Birbirlerinden ayrılırken 'Auf Wiedersehen' yani tekrar görüşene kadar, derler. Yeni bir araya gelme planları yapmakta çok aceleci davranırlar, ama bunu unutmakta daha da acelecidirler. İsviçreli bir doktor rüyalar üzerinde düşünmekle boşuna zaman zaman kaybettiğimi, rüyaların yalnızca gelişi güzel atıklar olduğunu, zihnin geceleri kendini boşaltmasından ibaret olduğunu anlatmıştı . Bu doktora göre beyin, yaşanan günden artan gereksiz düşünceleri rüyalarla dışarı atarak yirmi dört saatte bir kendini temizlermiş.


Kutsal olan hakikat değil, kişinin kendi hakikati için çıktığı arayıştır! Kendi kendini sorgulamaktan daha kutsal bir şey olabilir mi?

Breuer yaşamının mercek altına alınmasından  gizliden gizliye zevk almayan bir hastayla henüz karşılaşmamıştı. Mercek ne kadar detaylı gösterirse hasta o kadar çok zevk alırdı .İncelenmekten alınan keyf o kadar büyük olurdu ki Breuer yaşlanma, sevdiklerini kaybetme ve dostlarından uzun yaşamanın asıl acı yanının sizi inceleyen gözlerin bulunmaması olduğuna inanırdı; hiç kimsenin dikkat etmediği bir yaşamdan duyulan dehşet!

Korkular karanlıktan doğmaz, korkular da yıldızlar gibi hep oradadırlar, ama gün ışığı onları gizler.

Kendinden hiç hoşnut olmayan pek çok insan gördüm; bunlar önce başkalarının kendileri hakkında iyi düşünmelerini sağlamaya çalışırlar.  Bunu başarınca da bu sefer kendileri de kendileri hakkında iyi düşünmeye başlarlar . Ama bu sahte bir çözümdür, bu başkalarının otoritesi altına girmeyi kabullenmektir. Size düşen ödev kendinizi kabullenmenizdir, benim sizi kabullenmemin yollarını aramak değil.

Cinsel arzu, aslında , karşıdaki insanın zihni ve bedeni üzerinde mutlak hakimiyet kurmak için duyulan arzudan ibarettir. Aşık,'seven' kişi değildir;aslında o, sevdiği kişinin mutlak sahibi olmayı amaçlar. Bütün isteği, tüm dünyayı o değerli malından soyutlamaktır . 

Ölüm güç bir şeydir. Ölümün son iyiliği bir daha ölümün olmamasıdır. 
Ümit  en son kötülüktür. 

Hakikati ancak inanmayarak ve kuşku duyarak yakalayabilirsiniz.

Hakikat onsuz yaşayamayacağımız bir yanlıştır .Hakikati bulmak isteyen insanın önce kendini tam anlamıyla tanıması gerekir. Bunu yapmak için, o insanın geleneksel bakış açılarından, hatta yaşadığı çağdan ve ülkeden ayırması ve sonra da o mesafeden kendisine bakması gerekir. 

Ruhunda sukunete kavuşmak ve mutlu olmak isteyen insanlar inanmalı ve iman etmelidir, ama hakikatin peşindeki insanlar iç huzurundan vazgeçip yaşamlarını bu sorgulamaya adamak zorundadır.

Kurtuluşu garantileyen şey nedir? İnsanın artık kendinden utanmıyor olması .

İlginizi çekebilir;

Lou Salome 'nin hikayesi



Mayıs Ayı Menüsu


Oku-Yorum kitap kulübü olarak mayıs ayı toplantımızı Yaprak hanım' ın evinde gerçekleştirdik. Güzel bir Mayıs sabahı balkonunu bize açan Yaprak hn. hazırladığı nefis tatlardan bir kaçının tarifini bizlerle paylaştı.








EKŞİLİ PATATES SALATASI

Malzemeler
1kg patates
3 çorba kaşığı zeytinyağı
1 Limon suyu
1 kaşık light yoğurt
Dereotu, Kornişon turşu, kapari, yeşil soğan

Yapılışı
Patatesler haşlanarak püre haline getirilir. Sıcaken içine zeytinyağı eklenerek karıştırılır. Ilıyınca light yoğurt, kıyılmış dereotu, yeşil soğan, kapari ve turşu küp küp doğranarak eklenir. Bir limon suyu sıkılarak karıştırılır ve servis kasesine alınır.




KIYMALI BÖREK

Malzemeler
4 adet yufka
yarım kilo kıyma
4 adet soğan
karabiber, kekik,tuz
1 Çorba kaşığı yoğurt
Yarın cay bardağı süt
Yarım su bardağı zeytinyağı veya eritilmiş tereyağ
3 Yumurta

Yapılışı
Rendelenmiş soğan ve kıyma iyice kavrulur. İçine karabiber, tuz ve biraz kekik eklenir. yağlanmış fırın tepsisine yufka serilir. Aralarına zeytinyağı, süt, yoğurt ve yumurtadan oluşan sıvı karışım sürülür. 2. katta kıymalı harç dökülür. En üst kata sıvı karışım dökülür istenirse, çörek otu serpilir 160 derecede kızarana kadar pişirilir.










7 Mayıs 2013 Salı

3D Portre Kitapları Çok Sevdik


Hollanda’da sanatçılar Markus Ravenhorst ve Maarten Reynen, geçen seneki Hollanda Kitap Fuarı için farklı bir çalışma yaparak Anne Frank (1929-1945), Vincent van Gogh (1853-1890), Kader Abdullah(1954- ),  Louis Van Gaal (1951- ) in biyografilerini, bu kişilerin yüzlerini kullanılarak 3 boyutlu portre formuna getirilen kitaplara bastılar. Kitapların sanat çalışmasını ise Souverein Whereby şirketi yürütmüş

  “Yazılı Portreler”adı verilen seriyi çok sevdik

Louis van Gaal
Louis Van Gaal
Anne Frank
Anna Frank

Vincent van Gogh
Vincent van Gogh

Kader Abdolah
Kader Abdullah