10 Nisan 2014 Perşembe

Mart 2014 Ayı Menüsü

Erndiz Atasü'nün Dağın Öteki Yüzü Kitabını tartışmak üzere İdil Hanım'ın evinde bir araya geldik. Her zaman olduğu gibi İdil hanım bizi tüm zerafeti ve güleryüzü ile karşıladı. Hazırladığı sofra  bir süre kitaptan uzaklaşmamıza sebep oldu.

Fasülye salatası, Karides salatası, Ispanaklı Kiş, tadı ile olduğu kadar görüntüsü ile de büyük beğeni alan börek, peynir tabağı (özellikle fıstıklı peynir; Günaydın'ın şarküteri bölümünden almış), bademli likör sonrası kahve ile ikram ettiği Bademli Tiramisu .... her biri birbirinden lezzetliydi.



Sizler için 2 farklı tarifi burada paylaşmak istiyorum.

Bir İdil hanım klasiği Ispanaklı Kiş ve tadına doyulmaz farklı bir Tiramisu





Quiche


Malzemeler:

250 gr. un
150 gr. tereyağ
50 gr. su
5 gr. tuz
3 adet yumurta sarısı

Sosu icin:

250 gr. krema
3 yumurta sarisi
3 gr. tuz
karabiber, pul biber

İc malzemesi icin:

 Toplam 300 gr. haşlanmış ve ince kesilmiş kabak, ıspanak ve havucu soğan ile kavurun.
 Üzerine serpmek için 40 gr. rendelenmiş kaşar hazırlayın

Yapilisi:

Un ve tereyağını bir kapta karıştırın. Ayrı bir kapta su, yumurta sarısı ve tuzu karıştırın ve unlu karışıma ekleyerek yoğurun. Streç filmle örterek buzdolabında 15-20 dakika dinlendirin.
Dolapta dinlenen hamuru unlayarak (oklava ile) yuvarlak acin. 24 cm. capindaki quiche kalıbına kenarları biraz (yarim cm kadar) yüksek gelecek şekilde yerleştirin ve bu kalıbı 15-20 dakika dipfrizde bekletin. Üzerini aluminyum folyo ile kaplayıp, nohut veya fasulye ile doldurarak onceden isitilmis 175 derece fırında 30-40 dakika pişirin. Kenarları kızarınca nohutu ve folyoyu alın, ortası da kızarsın.
Bu arada ic malzemesini hazırlayın: Yumurtaları çırpın, krema, baharat ve tuz ekleyin. En son yağda kavrulmuş soğan, kabak, havuç ve ıspanak karışımını ekleyin.
Hamur tamamen pişince fırından alıp iç malzemesini koyun ve rendelenmiş kaşarı üzerine serpin. 175 derecede, üzeri kızarıncaya kadar tekrar pişirin.


TIRAMISU

Lady Finger bisküvisi için:
3 yumurta sarısı ve 25 gr toz şeker, mikserle karıştırılır.
3 yumurta akı ile 50 gr toz şeker, ayrı bir kapta telle karıştırılır, yukarıdaki karışıma eklenir, telle karıştırılır ve 65 gr un eklenir. Bu hamur, bir torbaya doldurularak şeritler halinde yanmaz kağıda yerleştirilir, üzerine pudra şekeri serpilir ve 200 dereceli fırında en çok 10 dakika pişirilir. Hazır savoyardı  biskuvi kullanılırsa buraya kadarki aşamaları atlayabilirsiniz.
Şurubu icin:
375 ml su + 12 gm Nescafe + 70 gm seker kaynatılır, soğuduktan sonra 75 ml Tia Maria, amaretto veya Badem Likoru eklenir.
Kreması için:
170 gm Labne peyniri (esasında Mascarpone peyniri), 60 gm şeker ile, telle çırpılırr. 170 gr çırpılmış
 krem şanti eklenir. 3 yumurta sarısı eklenir, iyice karıştırılır . Bir tutam vanilya eklenir.
Lady Finger biskuvileri şuruba batırılıp, kalıbın dibine yerleştirilir. Üzerine krema konur. ikinci kat ıslatılmış biskuvi ve krema konur. Buzdolabına konur. Servisten önce üzerine kakao serpilir.

Dağın Öteki Yüzü; Erendiz Atasü

                                                         dagin-oteki-yuzu-erdeniz-atasu

                                                           



Mart Ayı kitabımız Erendiz Atasü'nün 1996 yılı Orhan Kemal Roman Ödüllü kitabı Dağın Öteki Yüzü idi.

Kitapta, Cumhuriyet dönemi  üç kuşak kadının yaşamından kesitlerle aktarılıyor. Yazarın anneannesi, annesi ve kendi yaşamından kesitlerle anlattığı bu üç kuşak cumhuriyet kadınlarına ışık tutuyor. Kitaptaki tüm olaylar,ikisi hariç, düşsel olarak kaleme alınmış. Ama her ne kadar düşsel olaylar gerçekmiş gibi hissedilirken, bilakis gerçek olarak anlatılan iki olay da bir o kadar düşsel bir etki bırakmış. Yer yer yazarda Virginia Wolf etkisini görürken, kitabın genelinde Kemalist ruh kendini gösteriyor.

Kitaptan;
Rumelilik, ne çok duyarız Suyun öteki tarafı lafını; bu ötekileştirmeye direnen'' Rumelilerin'' herşeye rağmen yurtlarına nasıl sıkı sarıldıklarını şöyle anlatmış yazar.

''Rumelilik'' diye bir kavram yoktur Vicdan'ın usunda. O Türkiye Cumhuriyetinin yurtdaşıdır, anadili Türkçe'dir. Doğduğu yer Selanik, tıpkı Mustafa kemal gibi. Bunu gizlemek aklının ucundan geçmez.
Kardeşi Burhan, Demokrat parti iktidarı ile birlikte kol gezmeye başlayan bölgeciliğe teslim olmuştur;bundan yararlanmak istemektedir., siyasi ve maddi çıkarları için.! Bölgeler arasında ''Rumeli'' bulunmaz.! Yurtlarını yitirip Anadolu'ya geçtiklerinde kitle tepkisi ile karşılaşmıştır Rumeliler;göçmenler Rumeliliğe sarılarak karşı tepki koymamışlardır.; çoğunun bilincinde bölge kimliği ulus kimliği aşamasına çoktan evrimleşmiştir; Anadolu'ya serpilir, anayurdun onları özümsemesine izin verirler.Ancak bu özümseme ''anayurt açısından pek de gerçekleşmemiştir. ''Suyun Ötesi'' deyimi bir dışlamayı gösterir.

Raik sivas Lisesi'nde okuttuğu parasız yatılı köylü çocuklarını anımsıyordu;Duruk zekalarını harekete geçiren
memleket sevgisini ve gelecek umudunu;bu heyecanla nasıl da başarılara sıçrayabileceklerini. Halkını gecikmiş baharı bekleyen ekin toprağına benzetiyordu. Bahar geldi! Anadolu İhtilali!
Mustafa Kemal geciken doğuma müdahale etti. Sezaryen yapan bir hekim gibi. Can kurtardı, Hayat verdi. Döllenmiş rahmi doğurmaya zorlamadı!

Değişen Anadolu yaşamı, yozlaşan toplumlar..okurken unutulanlar hepimizin gözönüne geldi..

Bir gün yurdum beni geri çağırdı. Ölenler bizi çağırır. ..Sevilenlerle tok toprağın çekimi güçlüdür. Yurdumun tenini hissedilmez kılan partal ve görkemli giysilerinin altına doğru yola çıktım bu kez.
Burası Antalya'mı? Bu beyaz, büyük, beton engebe? Hani, alçakgönüllü caminin koltuğundaki  ''Küçük Liman ?''Hani yaşlı ve bilge eller, ağaç gövdelerinden dünyanın en dayanıklı teknelerini oyarlardı, o sakin limanda, genç gezginler çaylarını yudumlarken.. Karadeniz kentlerindeki, tütün yapraklarının loş odalarında dizildiği, karalahana kokusuyla dolu ahşap evlere ne oldu?Hani, beyaz namaz başörtülü yaşlı kadınlar, maddenin sağlamlığına demir atmış inançsız oğulları için yakarırlardı, gıcırdayan sofralarda..Burası istanbul'mu, Bizans'ın ve Osmanlı'nın tahtı? Mavi çinileri havanın ve paranın kiriyle kurşuni gri; kuşkunun rengi...


Bir kent, bir ülke, nasıl şiirin ve vicdanın yakıldığı kanlı bir ateş panayırına döner? Toprak ağalarının cepleri istiflenmiş, tomar tomar yağlı banknotlarla şişerken; dokumacılarla, arabacıların viski kadehlerinde dolar şıngırdarken; darağaçları işlerken ; yarı açların göç dalgaları amansızca kaplarken bozkırı; paranın kuklası cüce bir sıçrayışta konup da yüksek orunlara; erdemle başarıyı ayırıp da birbirinden, erdemi yok ederken; bir kent bir ülke, kanlı bir ateş panayıına döndü, istemem bu ülkeyi!