3 Kasım 2014 Pazartesi

Şahmerdan; Sait Faik Abasıyanık






                                  Şahmerdan Sait Faik.jpg

                                          


Ekim aynın güzel bir günü Oku-Yorum kitap kulübü üyeleri Kadıköy vapur iskelesinde Burgazda'ya gitmek üzere buluştuk. Hepimiz çok mutluyuz. Hem bu güzel sonbahar ayında ada havası alacağız hem de Ekim ayı kitabımızın yazarı Sait Faik Abasıyanık'ın şimdilerde müze olmuş evini ziyaret edeceğiz. Keyifli bir yolculuktan sonra Burgazada ya indik. Ne hoş  bizi Sait Faik 'in heykeli karşıladı. Sanki eski bir dostu görmüş gibi sevindik.


 Arkamızı döndüğümüzde bir çok hikayesinde anlattığı Kaşık adası elimiz uzatınca değecek gibi yanımızdaydı.


Burgazada sonbaharda sessiz. İnsana huzur veriyor. Adanın havası iştahımız açmış olacak ki hemen iskeleye yakın bir kafe ye oturup güzel bir kahvaltı ediyoruz. Sonra ada da ufak bir gezinitden sonra Sait Faik'in bir zamanlar yaşadığı eve doğru yürüyoruz. Yürürken, adayı Sait Faik'in gözünden görmeye çalışıyoruz. Evet bu güzel hikayelere ilham veren Burgazada insanı hem melankolik hem de ada aşığı yapıyor. 




Sait Faik Abasıyanık ın bir zamanlar yaşadığı ev 1959 lardan beri müze olarak hizmet veriyor. 1964 yılından beridir de Darüşşafaka nın sorumluluğunda. Son restorasyonla birlikte müze son derece bakımlı. Kişisel eşyaları, kitapları,...Sait Faik'i yakından tanımak için buradan daha iyi bir seçim olamazdı.




Türk hikayeciliğinin önderlerinden Sait Faik Abasıyanık ikinci Türk olarak (ilki Mustafa Kemal Atatürk idi) Uluslararası Mark Twain Derneğini'nin onur üyeliği payesini aldı. 

Şahmerdan;
Eserde 20 birbirinden güzel hikaye var. Hikayelerde belli bir konu yok. İnsana dair gözlemlerini anlatmış. Genellikle ada da geçen hikayeler yanında, güneydoğu ya ait hikayelerde mevcut. Köye Gönderilen Eşşek, Çöpçü Ahmet, Alt Kamara, Francala mı, Elmek mi?, Kaşıkadasında, Mahpus, Köy Hocası ile Sığırtmaç en sevdiğimiz hikayelerden oldu.. Her bir hikaye o kadar samimi, o kadar bizden ki. Sanki kahramanlarını tanıyormuşuz gibi.

Kitabın arka  Ara Güler'in ''Bir Devir Böyle Geçti Kalanlara Selam Olsun'' kitabından Sait Faik ile ilgili anektodu, onu tanımamıza yardımcı oldu.

Kitaptan
Kaşıkadası'nda;

Yüzle ahlak arasında herhalde müthiş bir münasebet vardır. Güzel olan muhakkak güzel ahlaklıdır demiyorum. Fena ruhlu güzel yüzün, insanı perişan eden, mahveden sihri de inkar edilemez. Yalnız şunu demek istiyorum ki ahlakın yüze eklediği mimikler, hatta renkler, tikler yüz ve ahlak her ikisi güzelken de vardır. Hatta bunlar sevimlidir......Fakat bugün bu hareket, amcası Manoli'ye ve Manoli'nin yalancılığına, kıskançlığına, terbiyesizliğine benzemesini kolaylaştıran çirkin bir şey olmuştu.

Projektörcü
. Ben de dün akşamdan beri Hasan`a uyduracak hikâye düşünüyorum. Saatlerce düşündüm. Sabahleyin ilk vapurda yine düşündüm. Ne dersin?.. Bu sefer benim hikâyemi anlatırsın... Yağmurlu gecede bir adam geldi, dersin..."




Mor Kaftanlı Selanik; Yılmaz Karakoyunlu




                                                  Mor Kaftanlı Selanik,

                                                             


1923 yılında Lozan Barış Antlaşması'na ek olarak yapılan sözleşme uyarınca Türkiye ve Yunanistan'ın kendi ülkelerinin yurttaşlarının (2000.000 kişinin üzerinde) din esası üzerine zorunlu göçe tabi tutulması Cumhuriyet tarihimizin en önemli olaylarındandır. Yılmaz Karakoyunlu Mor Kaftanlı Selanik'te işte bu tarihi mübadeleyi tarafsız bir gözle, insan odaklı, fazla trajedi ve duygusallığa kaçmadan anlatmaya çalışmış. Oku-Yorum kitap kulübü üyeleri olarak mübadele süresince geçen olayları, sebepleri hepimiz merak ediyorduk. Mor Kaftanlı Selanik bize bu konuda bir rehber oldu. Kitapta betimlemeler bazen çok zorlama gibi gelse de, konu içeriği olarak bizlere faydalı oldu. Özellikle Resmo da Anastas ve Eleni 'nin hikayesi en etkileyici hikayelerden biri idi. Mor Kaftanlı Selanik bir aşk romanı olmamakla birlikte aşkı hissettiriyor,  Romanın ana kahramanı mübadele, yan rollerde ise aşk var.
Roman çok farklı mekanlarda geçiyor. Atina, Selanik, Ankara, Resmo,Şarköy, Drama, İzmir, Mürefte, Hanya. Farklı insanları konu alan hikayeler, bu farklı mekanlarda geçerken, hikayeler arasında sürekli bir geçiş var. Bu da kitabı daha sürükleyici yapıyor.
Özellikle hepimiz için merak konusu olan Giresun gemisi hakkında bilgi edinmek, deniz yolu ile mübadele edilen insanların hikayesi çok etkileyici idi. 

Kitaptan,

Doktor Nansen, İsmet paşaya,
-Biliyor musunuz Kumandan! En güzel tarif, siyaset için verilmiştir. Ne Eflatun, ne Aristo, ne Sokrat.. Hiçbirinde pratiğin ihtişamını bulamazsınız. Olayların ahlakına bakın yeter. Göreceksiniz ki politika, rüya ile uyanıklığın çatışmasıdır. Her çatışma bir kurnazlıktır. 

Aristidi, Venizelos'a;
-Eğer bir kere gerçeği saptırırsan, bir daha o gerçeğe sadık kalamazsın.

Muktedirin dili sürçmez. Onlar sözlerini heybetle söyler..

Bazen başarıyı kabul etmek, başarısızlığı kabul etmekten daha zordur.

Tenbih gafletden sakınmaktır..
İkaz, günahla gaflet arasındaki korkulu köprüdür. Bazen sırattan bile ince olur. 

Fevzi Paşa, Mustafa Kemal'e
- Sır dediğimiz şeylerin en talihsiz ihtimali, bir boşboğazın değil kurnaz bir yalancının diline düşmesidir.

Bazen insanoğlu savunduğu eski fikirlerinden vazgeçebilir. Bu aslında doğruyu geç idrak etmenin ayıpsız tavrıdır. Bu tavra ''inkar'' değil sadece ''rücu'' deriz.
Kimi hücumda kimi rücu da olgunlaşır.