27 Şubat 2013 Çarşamba

Atatürk'ten Hatıralar

Bir kaç gün önce bir siteden Atatürk'ten Hatıralar kitap seti aldım.7 kitaptan oluşan sette;
Askeri Deha                                 (Kahraman Yusufoğlu),
Anadolu Güneşi                           (Kahraman Yusufoğlu),
Çağdaş Cumhuriyet Kadını      (Kahraman Yusufoğlu),
Çankaya Yolunda                        (Kahraman Yusufoğlu),
Sofra Sırları                                  (Kahraman Yusufoğlu),
Gazi Paşam                                    (Cevat Şenol),
Atatürk'ün Sevdiği Kadınlar    (Turan Bozkurt)   kitapları yer alıyor.
Hepsi de bir çırpıda okunacak değerli kitaplar. İlk olarak Sofra Sırlarını okudum. Kitapta Atatürk'ün Sofra adabı ve kültürü anlatılırken, arkadaşlarının ağzından Atatürk'ün sofrası anlatılıyor. Kitapta sofrasından seçme hatıralar da yer alıyor.



Kitaptan bir kaç bölüm;
Atatürk, sabah kahvaltısında; çay, kahve içiyor, fazla bir şey yemiyordu. Soğuk ayranla, bir dilim ekmek yerdi. Bazen de bir kase yoğurt yer, sonra sütlü kahve içerdi.
Öğle yemeğinde, bir iki dilim ekmek yerdi. Etsiz kuru fasulye, pilav çok sevdiği yemekti. Kuru fasulye ye yağlı fasulye derdi.. Kuru fasulyeye okulda alıştım demiştir. Kışla yemeği, askeri yemek sayılmıştır kuru fasulye.
İkindi üzeri ekmeksiz bir bardak ayran içerdi. Sofradan genellikle doymuş olarak değil, aç kalkarmış.
Atatürk akşam yemeklerinde genel olarak sebze yemeklerini daha çok severdi. Etli taze bamya, Karnıyarık, Zeytinyağlı, limonlu bakla ezmesi sevdiği yemeklerdendi.  Tatlılarla arası iyi olmayan Atatürk, Gül reçeli severdi. Meyvelerden ise en çok sevdiği kavundu.
Atatürk günde an az 10-15 fincan kahve içerdi.


 

Falih Rıfkı Atay;
Atatürk'ün sofrası asla bir içki ve cümbüş sofrası değildi. Dostları ile hatta düşmanları ile sohbet ve tartışma meclisiydi. Saatlerce pek ciddi şeyler okur ve yazardık.


İbrahim Ergüven (Atatürk'ün sofrasını hazırlayanlardan);
Atatürk'ün sofrası, sofradan çok bir okula benzerdi. Sofrayı hazırlarken nasıl çiçekle süslemeyi ihmal etmezsem tabakların, bıçakların yanına mutlaka birer bloknot ile kalem yerleştirmeyi de hiç unutmazdım. Yemek odasının bir köşesinde de okullardaki gibi bir de kara tahta bulunurdu. Tebeşiri ile silgisi de o sofranın bir parçasıydı. Belki şaşanlar olur ama o kara tahtaya ben bile çağrılmıştım.

3 yorum:

Adsız dedi ki...



Keşke biz de onunla aynı masalarda olabilseydik.Atam izindeyiz.

Adsız dedi ki...

Atamızı her yönüyle tanıdıkça ona olan saygım bir kat daha artıyor. Farklı konular da onunla tekrar tekrar tanışmak çok keyif verici...

Adsız dedi ki...

bu kitabı alıp okumak lazım Atamızı tanımak benim ufkumu açıyor