15 Ocak 2014 Çarşamba

Bazı Kadınlar- Alice Munro


2014 yılının ilk toplantısını Alice Munro'nun Bazı Kadınlar'ı ile yaptık. 2013 Nobel edebiyat ödülünü kazanan Kanadalı yazar Alice Munro ülkesinde ''Bizim Çehovumuz'' olarak tanımlanıyor. Kitap kulubümüz kadınlardan oluşunca kitap tavsiyelerinde hem Alice Munro'yu merak etmemiz hem de  farklı 10 kadının hikayesini anlatması sebebi ile Bazı Kadınlar tercihimiz oldu.

Alice Munro, Kanada'nın Ontario kentinde doğmuş, dolayısıyla hikayelerinin büyük kısmı bu bölgede geçiyor. Hikayerin bir çoğunda kendi yaşamından kesitler bulmak olası.

Kitaptaki ilk hikaye Boyutlar. İlk hikayeyi okurken Alice Munro'nun ne denli farklı bir yazar olduğunu hemen hissettik.  Çarpıcı geçiş bölümleri,  netleşmeyen bizim hayal gücümüze bırakılan hikayelerin sonu,  pek yorum yapmamıza izin vermeyen bir akış. Bazılarımız bu farklı anlatış tarzını (biraz yabancı olduğumuz bir anlatım) sevmezken, bir kısmımız sevdik.

Hikayeler kısa bir zaman dilimiz anlatmasına rağmen, çoğunluğunda çocukluğa göndermeler bulunuyor. Hikayeleri anlatırken öylesine doğal bir dil kullanıyor ki, geçişlerdeki kurguyu hissetmiyorsunuz bile. Hikayelerde  insan yaşamındaki değişiklikler o kadar  ani olarak anlatılmış, geçişler o denli keskin yapılmış ki, tüm bunları bir tokat gibi hissediyor ve sarsılıyorsunuz.

10 hikayenin biri yaşanmış bir öykü. Aşırı Mutluluk yazar ve matematikçi Sofya Kovalevskaya,nın hayatını anlatıyor. 

Alice Munro hep hikaye yazmış. Hiç romanı yok. Ama Pulitzer ödüllü Jane Smiley onun için en güzel tanımlamayı yapmış. ''Bazı romancıların bir tek kitapta başardığını, o kısa öykülerinde otuz-kırk sayfada başarır.''

Kitaptan;
Yüz
Babamın bana bir kere baktığından, bir kere gözünü diktiğinden, beni sadece bir kere gördüğünden eminim. Ondan sonra, orada gördüğünü mutlak olarak kabul edebilirdi. 
Evde babamın en aktif niteliği nefret etme ve küçümseme kapasitesiydi. Aslında bu iki fiil genelde bir arada olurdu. Sanırım hiddetli oluşu, insanları tedirgin ettiği ölçüde belirli bir saygıda uyandırabiliyordu. 

Boyutlar
Benim kendimde bildiğim benim kendi Kötülüğüm. Huzurumun sırrı burada. Demek istediğim, bendeki En Kötü'yü biliyorum. Bu diğer insanlardaki en kötüden daha kötü olabilir. Ama bunu düşünüp tasalanmanın bir anlamı yok ki. 

Derin-Çukurlar
İnsanların kendilerini birtakım kisvelerin içine hapsetmeleri bence çok aptalca. Bir mühendis, ya da doktor veya jeoloğun giysilerinden bahsediyorum ve sonra da derinin bu elbiselerin üzerine geçmesinden, yani elbiselerin deriye işlemesinden, ardından da kişinin bunları asla üzerinden çıkaramamasından.

Hiç yorum yok: